10 Kasım ve Atatürk’ün sonsuzluğa yürüyüşünün yıl dönümü. Hasretle anacağız. Yücelten konuşmalar yapacağız, şiirler okunacak, sevdiği şarkıları dinleyeceğiz ve sergiler açarak, Atatürk temalı bir çok etkinliklere imza atacağız. Bu mudur..?   Yeterli midir..? Türk milletinin; sadece Anadolu topraklarında BAĞIMSIZLIĞINI değil, aynı zamanda da Anadolu topraklarında TÜRK NESLİNİN YOK OLMASINI da önlemiş bir lider, böylesine kalıplaşmış programlar ile anılmamalıdır. Kalıplara içerisine hapsedilmiş ve Atatürk’ün ruhunu, yeni nesillere aktaramamış anma programlarının sonuçları ortadadır. Atatürkçüyüm diyerek Slogan atan, marşlar söyleyen, Atatürk’ün imzasını araçlarına veya kollarına dövme yaptıran ama Atatürk’ü tanımayan nesiller yetiştirdik. Ya da tanımadığı için Atatürk’ü sevmeyen, kızan ve hakaret eden nesillere dönüştürdük. Atatürkçüyüm diyen ama Atatürk’ü tanımayan veya Atatürk karşıtı olduğunu söyleyen nesillerin ortaya çıkmasında Devlet ve millet olarak hatalarımız yok mu ?  Vebal taşımıyor muyuz..?  İğneyi biraz kendimize batıralım. HEPİMİZ SUÇLUYUZ. Atatürk’ü anma günü, benim için atama karşı sorumluluklarımı yerine getirip, getiremediğim hususlarında muhasebe yaptığım gündür… Küçük yaşta babasız kalmış. Annesi başkası ile evlenmiş. Dayısının yanında yaşamak zorunda  bırakılmış ve daha sonra Selanik’e okumak için gelmiş, yatılı okullarda geçen süreler, mezuniyet ve kısa bir süre sonra savaşın içinde kendisini bulmuş. O cepheden, bu cepheye koşturmaca ile  kan, barut, ölüm ve parçalanmış insan vücutları içerisinde geçen bir hayat. Her cephede kaybettiği silah arkadaşları ve Mehmetçiklerin acılarını yüreğinde hissederek , yaşamak zorunda bırakan kaderi ile yokluklar içerisin de milli mücadeleye girişme ve her şeye ve her türlü olumsuzluklara rağmen, bitmez tükenmez enerjisi,inancı, milletine olan güveni ve umudu ile bağımsızlığımızı kazanması ve devlet adamı olarak, başka bir rolde ve yine tek başına öldüğü güne kadar, kendini sevdalısı olduğu milletine adaması… her biri ibret levhası ve yeni nesillere aktarılması gereken konular. Ey Türk evladı ne zaman umutsuzluğa düşersen Atatürk’ün hayatını oku ve yokluklar içinde tek başına, nasıl başarı yakalanır gör ve hiç umudunu kaybetme diyebileceğimiz bir muhteşem hayat hikayesi.. İhanetler, savaşlar, ölümler içerisinde hayatınız geçecek ve siz buna rağmen BARIŞ diyecek, düşmanlarınıza karşı bile sevgi gösterebilecek, onlara insanca davranabilecek bir yüreğe sahip olacak, zerafetinizden ve insanlığınızdan hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz. Atatürk bunu nasıl başarmış. Nasıl kin güdüp, düşmanca davranmamış. Savaşlarda bir çok arkadaşını kaybeden bir insan, nasıl hala düşmanına bile insanca davranabilmiş ve sevgi gösterebilmiş..? Bunları yeni nesillere aktarabildik mi ..?  Atatürk;  bu güzel ruhunu hangi değerler ile beslemiş ve böyle insani davranışlara dönüştürebilmiş  bunu gençlere anlatabildik mi..?  Türk milletine olan sevdasının büyüklüğünü, gençlere olan inancını öğretebildik mi..? BAŞARAMADIK ve ÖĞRETEMEDİK. ÖZÜR DİLERİZ ATAM. AFFET BİZİ.. Genç nesillerin kabahati yok. Suçlu ve hatalı olan bizleriz. Atatürkçülüğü marşlar ve sloganlar seviyesine indirdik, özünü veremedik. Atatürkçüyüm diyen, sana sevgi besleyen ama seni tam tanıtamadığımız nesiller yetiştirdik. BEDELİNİ AĞIR ÖDÜYORUZ.