Muğla siyaseti çok yoğun gündeme sahip malumunuz. Yerel seçim öncesi adaylıklar üzerinden yürüyen motivasyon, şehrin ikliminde bile yağmur- çamur üretecek şekilde yoğun hissediliyor aynı siyasette yaşanan çamurluklar gibi.

CHP ve İYİ PARTİ adaylık sürecini o kadar kötü yönetiyor ki ,adaylar belli olduktan sonra yaşanacak kırgın-küskün enflasyonu ile kendi başlarına çorap ördüklerinin farkında değiller. Her iki partide de siyasi rekabet öyle sığ ve derinliksiz ki,sadece koltuk kapma ve fotoğrafa girme hedefinden ibaret bir rekabet ortamı. İşin esasına girersek de seçim kaybetme ihtimalini düşünmeye başlayanların paniğinden ibaret bir durum ama aynı oranda da bir gevşeme hali var. İyi parti zaten yerlerde sürünüyor. İlerde Üniversitelerde siyaset derslerinde “İlkesiz siyasetin” sonunun ne olacağı örnek verilecekse İyi Parti gerçekten İYİ!! bir örnek olacak.Nasıl olsa burası CHP kalesi diyerek bunca yıldır oturdukları yerden siyaset yapmaya alışan CHP için ise hayat Muğlada şimdi başlıyor. Akparti Aydın Ayaydın’ı aday gösterince bu sefer pabucun pahalı olduğunu anladılar. Artık kimi Büyükşehir Belediye başkan adayı yapalım diye düşünmüyorlar;”Kiminle seçim kazanabiliriz” demek zorunda kaldı ilk kez. Çünkü Aydın Ayaydın isminin sıradan bir isim olmadığını,kişisel CV açısından bakılırsa kazanmaya en yakın aday olduğunu görmek içlerini çok acıtıyor eminim. Bugüne kadarki en fazla tutan argümanları olan “Akparti gelirse rakı-balık yapmamıza engel olur,etek boylarımıza bile müdahale ederler” safsatasının tutmayacağı bir isim olan Aydın Ayaydın’ın aday olması ellerini kollarını bağladı. CHP İçin Muğla ilk kez seçimde kazanmak için çabalayacakları bir şehir artık.

O yüzden de kıvranıyorlar aday bulmak için. Çünkü bugüne kadar hiç aday aramadılar çünkü kaybetme kaygısı yaşamadıkları için en beyaz dişli veya en şık giyinen aday seçmeleri yeterliydi. Bu sefer durum çok ciddi. Çünkü Aydın Ayaydın isminin karşısına koyacakları ismin onunla rekabet edebilecek CV de bir isim olması zorunluluğu çıkınca titriyorlar şu anda. Korkunun ecele faydası yok. Bu sefer Muğla gerçekten kader seçimi yapacak. Bundan sonraki yıllarda da laikçilik maskesiyle dolaşıp halkı hizmetsizliğe - ranta karşıymış gibi poz verip her türlü rant oyunlarına mahkum edenlerle, laiklikle hiçbir sorunları olmadığını 22 yıldır iktidarda ispatlamış hizmet erbapları arasında tercih yapacak.

Özeleştiri yapmak gerekir ise; Ak parti siyasetinin karar vericileri bugüne kadarki seçimlerde Muğla seçmeninin doğru karar vermesi için hiç yardımcı olmadı seçmene. Seçmenin, hizmet edecek olan Akparti adayını seçmesi için Rahatlıkla oy verebileceği bir adayı oy pusulasına koymadı. Bu gerçeği kabullenerek bu seçimde aday seçiminde çok radikal bir karar aldı Ak parti. Seçmene yardımcı oldu ve hem hizmet etme kapasitesi en yüksek hem de Muğla seçmeninin aklındaki tüm sosyolojik endişeleri giderecek insanlardan birini koydu oy pusulasına. Artık kampanya süreci bu temel doğruları yapmış bir parti ve ideal bir adayın kampanya süreci olarak yürüyecek. Hala kaldıysa seçmenin aklında soru işareti onları gidermeye yönelecek. Seçim günü de sonuçlar açıklandıktan sonra saburhanede  tüm Muğla dertlileriyle oturup kahve eşliğinde Muğla Yüzyılını konuşacak yeni Belediye Başkanımız en Muğlalı haliyle. CHP tayfası ise 2029 seçimlerini düşünecek en umutsuz halleriyle.